Halide Soydan

EGE TARIMSAL ÇİÇEKÇİLİK İŞLETME SAHİBİ HALİDE SOYDAN’IN BAŞARI HİKAYESİ

SAMSUNG CSC

ÇİÇEK İLE GEÇEN 21 YIL

Kırkağaç Ege Tarımsal Çiçekçilik firmasının sahibi Halide Soydan’ın 21 yıllık başarı dolu, çiçek kokulu hikâyesini kendi ağzından dinledik.

Kırkağaçlı işkadını olan Halide Soydan’ın hikâyesi 21 yıl önce oğlunun dünyaya gelmesi ile başlıyor.

18 Mayıs 1964 Kırkağaç doğumlu olan ve seracılık ile uğraşan Halide Soydan, Kırkağaç’ın en başarılı iş kadınlarından biri.

Bizde dergimizin bu sayısında, Halide Soydan’ın başarı dolu 21 yıllık ticari hayatını ve deneyimlerini, Odamız Basın Halkla İlişkiler Sorumlusu Burçin Kaygusuzer’in röportajıyla siz okurlarımızla paylaşmak istedik.

‘OĞLUMA GELECEK KURMAK İÇİN KENDİ İŞİMİ KURDUM’

– B.D.: Halide Hanım ticaret hayatına nasıl başladınız?
– H.S.: Benim ticari hayatım bundan 21 yıl önce oğlumun dünyaya gelmesi ile başladı. Zamanında Kırkağaç’ta çok iş aradım. Kadınların çalışması ve iş bulması o dönemlerde çok zordu. Hala zor.. Ben de o dönemde kendi işimi yapmaya karar verdim. Kendime ve oğluma bir gelecek kurmak için, gelecek kaygılarını ortadan kaldırmak için. 21 yıl önce Kırkağaç’ta seracılık faaliyetleri ile çiçek üretimine başladım, 3 ortak ile birlikte. Ortaklardan biri abim ziraat mühendisi, diğeri de bir makine mühendisi. İlk olarak, 500 metrekarelik bir alanda kesme çiçek üretimine başladık. Gelirimiz iyiydi ama mezata götürmek zor oluyordu. Belediyelere hizmet vermeye başladık, bir iki belediye derken bir baktık Türkiye’nin her noktasına ulaşmayı başardık. Bugün 20 dönümlük kapalı alan, 20 dönümde açık alan da üretime devam ediyoruz. Biz ilk olarak, kesme çiçek ile işe başladık. 1 dönümlük tarlanın yarım dönümüne sera kurarak işe başladık Sonra seranın yanındaki yerleri kiralamaya başladık. Kiralanan yerleri satın almakla işe devam ettik ve seramız bugün bu halini aldı.

‘İŞ PAYLAŞIMI ÇOK ÖNEMLİ’

-B.D.: Üretim ve pazarlama ne şekilde gerçekleşiyor işletmenizde?
-H.S.: Ben üretim faaliyetleri ile uğraşıyorum Kırkağaç’ta. Ziraat mühendisi olan abim, Adana bölgesinin, makine mühendisi olan 3. ortağımızda, İstanbul bölgesine yapılan pazarlama faaliyetlerinden sorumlu. 3 koldan çalışıyoruz ve herkes üzerine düşen görevi en iyi şekilde yapıyor. İş paylaşımı önemli. Bu şekilde ürünlerimizi Türkiye’nin her bölgesine ulaştırmayı başardık. Oğlum Adnan Menderes Üniversitesi’nde Ziraat Mühendisliği okuyor. Bu sera onunla birlikte kuruldu. 1 yıl sonra Ziraat Mühendisi olacak oğluma artık teslim edeceğim. Ve artık bu işletmeyi o yönetecek. Onun da destekleri ile başarıya ulaşıyoruz.

‘MAKİNELEŞMEYE VE TEKNOLOJİYE ÖNEM VERDİK’

– B.D.: Firmanızda kaç kişi çalışıyor. Teknolojiyi ne derece kullanıyorsunuz?
– H.S.: Sezonda ortalama 60-70 çalışanımız oluyor. İşçilerimiz sigortalı. İşçilerin 16 kişisi devamlı işçi ve sigortalı. 5 tane erkek çalışan kişi var. Sezonluk çalışan kişi de 50- 60 kişiyi buluyor. Mesai sabah 7.30’da başlıyor. Akşam 5’te mesai bitiyor. Soma’dan ve Kırkağaç’tan servis var. Makineleşmeye önem verdik. Makineleşmeseydik bu sayı 150-200 kişi olacaktı. Tohum dikme makinesi, saksı doldurma, toprak karma, ilaçlama cihazı, bütün makinelerimiz mevcut. Nerede yenilik var hepsini getiriyoruz. Teknolojiyi sonuna kadar kullanıyoruz. Muhasebeye de ben bakıyorum. Patron işçi ilişkisi yok. Hepimiz beraber çalışıyoruz. Onlar da kendilerini disiplinde hissetmiyor. Bu birliktelik onların verimli olmasını sağlıyor.

– B.D.: Şuan işletmenizin mevcut durumu ne? Yeni yatırımlar, projeler var mı?
– H.S.: Ben hemen hemen Türkiye’nin her yerine gidiyorum. Her şeyi takip ediyoruz. Yeni gelişmeleri, teknolojiyi… 21 yıldır bu işi yapıyoruz. Deneyimlerimizle hareket ediyoruz. Oğlumda 21 yaşında ben bu işe onunla girmiştim. Ve onunla birlikte sürekli büyüdük. 50 metrekare alandan 40 dönüm alana ulaştık. Bu yıl 30 dönümlük bir alana İsrail’den gelen bir farklı bir sistemle yatırım hedefledik.

‘SERADA YAZ OCAK AYINDA BAŞLAR’

– B.D.: Seracılık nasıl bir iş, üretim nasıl yapılıyor biraz bundan bahseder misiniz?
– H.S.: Seralarda ocak ayında yaz başlar. Bizim yazımız ocaktır. Çünkü kışlık ürünler ocak ayında biter, yazlık ürünlerin üretimi başlar. Ocak ayında seraya yaz gelmiş oluyor. Üretimde Petunya tohumu kullanıyoruz. İçerisinde 5 bin tane tohum var. Çiçeklerin açmasını sağlıyor. Bitkilerin büyümesi için, erken çiçeklenmesi için ilaçlar ve vitaminler kullanıyoruz. Seracılıkta güneş doğmaması gerekiyor. Güneş doğduğu an içerisi çok sıcak oluyor. O yüzden çalışanların güneş doğmadan ve hava ısınmadan serada olması gerekiyor. Soğuk havalarda da sera ısıtılıyor. Sıcaklık, 15 derecenin altına düşürülmüyor.

‘İNSANLAR İŞİNİ SEVMELİ’

– B.D. : Halide Hanım bu keyifli sohbet için teşekkür ediyorum. Bu anlattıklarınız ve hikâyeniz muhakkak bir çok kadına, genç girişimcilere örnek olacaktır, ilham verecektir. Son olarak emeklilik planınız var mı ve kadın girişimcilere iletmek istediğiniz öneriler?
– H.S. : Kadın olarak iş hayatında olmak zor, eskiden daha zordu. Ama artık değişiyor her şey. Önceden kadın olarak Kırkağaç’ta sanayilere bile gittiğimde herkes doğal karşılamıyordu. Şimdi herkes alıştı artık. İşçilerimle beraber seraya geliyorum her sabah, onlarla akşam beraber eve gidiyorum. Hep onların yanındayım. İşimi ve işçilerimi sürekli takip ederim ve onlarla olurum bu prensibimdir. Sürekli de iş iş olmaz… Sosyal hayatıma ve özel hayatıma da zaman ayırıyorum. Aileme de tabiî ki. Başarımı işimi sevmeme borçluyum başka bir şeye değil. Olmaz deseler de, yapamazsın deseler, insan işini sevmeli ve kimseye kulak asmadan doğru, sistemli ve disiplinli bir şekilde iş hayatına girmeli ve sabırla sürdürmeli.